Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, son yaptığı açıklamalarda Ermenistan’a anayasa reformu yapması yönünde önemli bir çağrıda bulundu. Aliyev, bu reformların 2. Karabağ Savaşı'nın ardından bölgedeki istikrarı artıracağını ve uzun vadeli barışa zemin hazırlayacağını vurguladı. Özellikle, bölgesel ilişkilerin normalleşmesi için hukukun üstünlüğü ve anayasa gelişiminin kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken Aliyev, "Zaman kaybetmeye gerek yok. Ermenistan, anayasa reformlarına yönelik adımları ivedilikle atmalı." ifadelerini kullandı.
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gergin ilişkiler, 20. yüzyılın başlarına kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. 1980’lerde başlayan Karabağ çatışmaları, iki ülke arasındaki sorunları derinleştirmiştir. 1994 yılında imzalanan ateşkes sonrası, her iki taraf da birçok uluslararası anlaşmaya katılmasına rağmen, sürdürülebilir bir barış sağlama çabaları çoğunlukla başarısız olmuştur. 2020 yılında gerçekleşen 2. Karabağ Savaşı, bölgede dengeyi değiştiren kritik bir dönüm noktası olmuştur.
Bu savaşın sonunda Azerbaycan, 1990’lardan beri kontrolü altında olmayan topraklarını geri almayı başarmış ve yeni bir statü kazanmıştır. Ancak, bu başarılar, bölgedeki gerilimi tamamen sona erdirmemiştir. Aliyev'in son çağrısı da, bu bağlamda, Ermenistan’ın iç düzene yönelik reformlarını hızlandırması ve uluslararası normlarla uyumlu bir anayasa geliştirmesi gerektiğini ifade etmektedir. Dargınlıkların sona ermesi ve kalıcı bir barış adına atılacak bu adımlar, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için elzem gözükmektedir.
Aliyev’in anayasa çağrısının altında yatan sebepler arasında, bölgedeki siyasi istikrarsızlık ve uluslararası toplumun beklentileri yer almaktadır. Azerbaycan, 2. Karabağ Savaşı sonrası elde ettiği uluslararası destek ve diplomatik kazanımları sürdürmek için, Ermenistan’ın da benzer adımlar atmasını beklemektedir. Aliyev, bu sürecin daha fazla gecikmesinin iki ülkenin birbirine olan güvenini daha da sarsabileceğine dikkat çekiyor. Ayrıca, uluslararası toplumun dikkatini üzerlerine çekmek istemeyen iki ülke için barışın sağlanması artık bir zorunluluk haline gelmiştir.
Ermenistan’ın ise anayasa reformlarına ilişkin kendi iç dinamikleri ve siyasi yapısı bu noktada dikkat çekmektedir. Ülke, içindeki siyasi çatışmalar ve ekonomik zorluklarla başa çıkmaya çalışırken, Aliyev’in çağrısına nasıl bir yanıt vereceği merak konusu. Bazı gözlemciler, dış baskılar altında reform yapmanın Ermenistan için zorlayıcı olabileceğini belirtiyorlar. Ancak, bu tür reformların gerçekleştirilmesi durumunda, Ermenistan’ın hem iç hem de dış politikada daha sağlam adımlar atabileceği öngörülmektedir.
Aliyev’in çağrısının medyada geniş yankı bulması, bölgedeki dinamiklerin ne denli önemli olduğunu bir kere daha gözler önüne serdi. Uzun zamandır soğuyan Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri, belki de böyle bir dönemin sonunda bir kez daha canlanabilir. Her iki lider de birbirlerine yönelik olumlu mesajlar vererek, karşılıklı anlayış ve barış ortamı oluşturma çabalarının mümkün olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak, Aliyev’in "anayasa" çağrısı, yalnızca çatışmaların sona ermesi adına değil, aynı zamanda iki ülke arasındaki sosyal ve ekonomik ilişkilerin gelişimi için de büyük bir fırsat sunmaktadır. Bu fırsatın değerlendirilmesi, her iki tarafın da geleceği açısından kritik bir öneme sahip. Kısa zamanda atılacak adımlar, bölgenin siyasi haritasının yeniden şekillenmesine ve kalıcı bir barış ortamının kurulmasına zemin hazırlayabilir.