İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun Gazze hakkında yaptığı açıklama, dünya genelinde tartışmalara yol açtı. Netanyahu, "Gazze'de kimse açlıktan ölmüyor" şeklindeki ifadesiyle, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekti. Ancak, bu açıklamanın altında yatan gerçekler ve gözlemcilerin, yerel halkın ve uluslararası kuruluşların verileri, durumu çok daha karmaşık hale getiriyor. Gazze'de yaşanan insani krizin boyutunu anlamak için, Netanyahu'nun ifadelerinin ötesine geçmek gerekiyor.
Birleşmiş Milletler verilerine göre, Gazze'deki halkın yarısından fazlası yetersiz beslenme ile karşı karşıya. 2023 yılının ortalarında yapılan bir araştırmaya göre, Gazze'deki çocukların %50'sinden fazlası gıda güvencesine sahip değil. Morgan Stanley'nin yaptığı bir çalışma, Gazze halkının %60'ının yeterli beslenme imkanlarından yoksun olduğunu ortaya koydu. Bunun yanı sıra, bölgedeki sağlık sisteminin çökmesi, bu durumu daha da vahim bir hale getiriyor. Gazze'deki hastaneler ve sağlık kuruluşları, malzeme ve personel eksikliği nedeniyle pandemiler ve diğer sağlık tehditleri ile başa çıkmakta zorlanıyor.
Netanyahu’nun söylemlerine karşı tanık ifadeleri ise, yaşanan durumu daha dramatik bir şekilde gözler önüne seriyor. Gazze'de yaşayan birçok aile, gıda alımındaki zorluklar nedeniyle günlük yaşam mücadelesi veriyor. 32 yaşındaki Fatma, üç çocuğuyla birlikte Gazze'nin kuzeyinde yaşıyor. "Asgari ihtiyaçlarımızı bile karşılamakta zorlanıyoruz. Ekmek almak için bazen birkaç gün bekliyoruz" diyor. Fatma'nın durumu, pek çok Gazze sakininin yaşadığı zorlukları özetliyor. Yerel insani yardım kuruluşları, her gün binlerce kişinin temel gıda maddelerine ulaşamadığını bildiriyor. Bu durumda, Netanyahu'nun açıklaması, ne kadar doğru olursa olsun, birçok insan için gerçeklerin çok ötesinde kalıyor.
Netanyahu'nun Gazze'de açlık olmadığını öne süren ifadelerine uluslararası alanda tepkiler gelmeye devam ediyor. Birleşmiş Milletler ve çeşitli insani yardım kuruluşları, Gazze'deki insanlık dramına dikkat çekmek amacıyla acil yardım çağrısında bulundu. Yıllardır devam eden blokaj ve çatışmalar sonucunda ortaya çıkan insani krizin çözümü için dünya genelinden daha fazla yardım ve destek gerektiği ifade ediliyor. Türkiye, Katar ve diğer bazı ülkeler, Gazze'ye gıda ve sağlık yardımları gönderme çabalarını sürdürüyorlar. Ancak, bu yardımların ne ölçüde ulaşabileceği ve ihtiyaç sahiplerine ulaşma hızı, belirsizlik taşıyor. Bu durumu göz önünde bulundurarak, Netanyahu'nun açıklamalarının art niyetli olup olmadığı tartışmalara yol açıyor.
Dünyadaki pek çok insan, Gazze'deki insanlık dramı karşısında kayıtsız kalmıyor. Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar ve yardım kampanyaları, halkın bu konuda gösterdiği duyarlılığı ortaya koyuyor. Fakat, Netanyahu'nun sözleri gibi siyasi söylemler, insanları genel anlamda yanıltabilir ve gerçek durumu görmelerini engelleyebilir. Dolayısıyla, bu tür ifadelerin dikkatli değerlendirilmesi gerektiği aşikar.
Netanyahu'nun "Gazze'de kimse açlıktan ölmüyor" açıklaması – bir bakıma – hem ülkede hem de uluslararası kamuoyunda tartışma yaratmaya devam ediyor. Ancak, Gazze'deki insani kriz gerçeği ve tanıkların yaşadıkları göz önüne alındığında, bu söylemlerin ne kadar gerçekçi olduğu sorgulanmakta. Rakamlar ve tanıkların ifadeleri, savaşın acı gerçeklerini ortaya koyarken, insani yardımların acil bir ihtiyaç olduğunu da gösteriyor. Gözler, uluslararası toplumun yapacağı yardıma ve verilecek tepkilere çevrilmişken, Gazze'deki durum her geçen gün daha da kötüleşiyor. Bu bağlamda, dünya genelinin sorumluluğunu yerine getirme zamanının geldiğini söylemek mümkün.