İlişki dinamikleri ve cinsiyet rolleri üzerine yapılan tartışmalar, toplumun her kesiminde yanıt arayan bir konu olarak öne çıkıyor. Özellikle erkek ve kadınların birbirleriyle olan alışverişleri, pek çok bilim insanı ve sosyolog tarafından derinlemesine inceleniyor. Bu bağlamda, ünlü psikolog John Gray'in “Erkekler Mars’tan, Kadınlar Venüs’ten” teorisi, yıllar boyunca ilişki dinamiklerine dair pek çok farklı yorum ve değerlendirme almaktadır. 24 Ekim 2023 tarihinde, psikiyatri alanında öncü isimlerden biri olan Prof. Dr. Türkçapar, bu ilgi çekici tezi günümüz bakış açısıyla ele aldı. Yapılan bu analiz, modern ilişkilerin nasıl evrildiğini, cinsiyetler arası farklılıkları ve toplumsal normları sorgulama fırsatı sundu.
Prof. Dr. Türkçapar, erkekler ve kadınların farklı gezegenlerden geldiği fikrinin kökenlerine değinerek başladı. Psikolojik ve biyolojik açıdan cinsiyetler arası farklar, genellikle doğuştan gelen özelliklerin ve toplumun beklentilerinin bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Erkeklerin daha mantıklı, analitik düşünce yapısına sahip olduğu; kadınların ise duygusal, empatik ve ilişkilere odaklı bir yaklaşım benimsediği sıklıkla dile getiriliyor. Ancak Türkçapar, bu genellemelerin yanıltıcı olabileceğine, her bireyin kendine özgü özellikler taşıdığına dikkat çekti. “Cinsiyet farklılıkları, bireyden bireye değişiklik gösterir. Toplumsal normlar ve kültürel kodlar, erkek ve kadınların davranışlarını şekillendiren temel unsurlardır,” dedi.
Aynı zamanda, erkeklerin formasyonları gereği iletişim dillerinin ve duygusal ifadelerinin sıklıkla sınırlı olduğunu belirten Türkçapar, bunun ilişkilerdeki başlıca sorunlardan biri haline geldiğini vurguladı. İstanbul’da düzenlenen bir konferansta, “Günümüzde birçok erkek, duygusal yanıtlarını anlamakta ve ifade etmekte zorluk yaşıyor. Bu durum, çocuklukta edindikleri salgınlara ve toplumsal normlara dayanıyor,” şeklinde konuştu. Dolayısıyla, erkek ve kadınlar arasında yaşanan iletişim problemleri, sadece toplumsal yapının değil, aynı zamanda bireysel özelliklerin de bir yansımasıdır.
Günümüzde aile yapısının ve ilişkilerin köklü değişimler geçirdiği gözlemleniyor. Son yıllarda kadınların daha aktif bir rol üstlenmesi, erkeklerin bu değişimlere nasıl yanıt verdiğini sorgulatıyor. Prof. Dr. Türkçapar, değişen toplumsal rollerin erkek ve kadınlar arasındaki çatışmayı artırdığını ifade etti. “Kadınlar, kariyerlerini ve bireysel hedeflerini öne çıkardıkça, erkeklerin bu duruma nasıl tepki verdikleri daha fazla önem kazanıyor. Kimi erkekler, cinsiyet eşitliğini benimseyip partnerlerinin başarısını desteklerken; bazıları, geleneksel rollerden kopmakta zorlanıyor,” dedi.
Bu durum, zaman zaman partnerler arasında bir güç mücadelesine dönüşebiliyor. Üstelik, ilişkilerin temel yapı taşlarından biri olan iletişim eksikliği, bu çatışmaların daha da derinleşmesine neden olabiliyor. Prof. Dr. Türkçapar, “Empati ve anlayış, ilişkilerin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için şarttır,” diyerek, her iki tarafın da bu konulara dikkat etmesi gerektiğinin altını çizdi. Her iki cinsin de birbirlerini anlamaya yönelik çaba sarf etmemesi halinde ilişkilerin sürdürülebilirliğinin azalabileceğini vurguladı.
Sonuç olarak, Prof. Dr. Türkçapar, Mars ve Venüs metaforunun hala geçerli olduğunu, ancak cinsiyetler arası bağlarının çok daha karmaşık hale geldiğini dile getirdi. “Modern ilişkilerde başarılı olabilmek için birbirimizi daha derinlemesine anlamaya ve farklılıklarımızı kucaklamaya ihtiyacımız var,” şeklinde sözlerini tamamladı. Bu bağlamda, cinsiyet farklılıklarını sorgulamak ve bunları deneyimlemek, sağlıklı bir ilişki için temel bir adım olarak değerlendiriliyor.
Prof. Dr. Türkçapar’ın bu konudaki tespitleri, toplumda farkındalık oluşturulmasına yardımcı olurken, çiftlerin birbirlerini daha iyi anlamalarına olanak tanıyor. Kısaca, herkesin kendi Venüs ve Mars gezegenlerini keşfetmeye, ve bu keşifler aracılığıyla ilişkilerini güçlendirmeye ihtiyacı var. Şüphesiz, günümüzde sadece cinsiyete bağlı kalmadan, bireysel psiko-sosyal dinamiklerin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu yeni perspektifin, ilişkilerin geleceği açısından umut verici olduğu söylenebilir.