Son günlerde Türkiye’nin bazı bölgelerini etkisi altına alan depremler, yaşamın normal akışını bir anda altüst edebiliyor. Bu durum, insanların tepkilerini, dayanışma ruhunu ve hayatta kalma içgüdülerini nasıl ortaya koyduğunu gözler önüne seriyor. Özellikle bir yemekhanede yaşananlar, depremin anlık etkilerini ve insanların farklı tepkilerini anlamak adına oldukça dikkat çekici. Depremin merkezi her ne kadar uzakta olsa da, yemekhanede bulunanlar aniden sarsılırken, tanık oldukları olaylar belleklerde silinmeyecek izler bıraktı.
Olay, bir üniversitenin yemekhanesinde meydana geldi. Öğle yemeği için geç gelen öğrencilere özel olarak sağlanan çeşit çeşit yemekler, herkesin iştahını kabartmıştı. Tam da herkesin yemek yemeye başladığı sırada, yerin sarsıldığını hisseden bazı öğrenciler, öncelikle masadan kalkarak dışarı doğru kaçmaya çalıştılar. O anki panik hali, herkesin gözüne korku doldu. Ancak bazıları, bu tür bir korku ile baş edebilmek için yemeğini bırakmadı ve sofralarındaki lokmaları hızla ağzına attı. Onlar için yemek, bu tür bir felaket anında bile öncelikli bir ihtiyaçtı.
Yemekhane içindeki farklı tepkiler de dikkate değerdi. Bazı öğrenciler hemen bayılarak yere yığıldı. Onların yanında, deprem anının etkisiyle panik yapan diğer arkadaşları ilk önce ne yapacaklarını bilemedi. Hemen yardım çağrıları yükselmeye başladı. Bir yandan kaçmaya çalışanlar, diğer yandan bayılan arkadaşlarına yardım etmeye çalışanlar vardı. Bu karmaşa içinde, yemekhanedeki bazı öğrenciler, olaya oldukça sakin yaklaşarak öncelikle güvenli bir yere geçmeyi tercih etti. O an kaygıdan uzak, sahteliği bir kenara atıp yalnızca zihinlerindeki düşüncelere kilitlendikleri anlar da oldu. Her birinin kendi içsel savaşların vererek, hayatta kalma mücadelesini sürdürmeleri, insan ruhunun ne kadar dayanıklı olduğunu gösterdi.
Deprem anındaki bu olay, aslında sadece bir yemekhanede yaşanan bir durum değil, insanların her türlü felakete karşı nasıl tepkiler verebileceklerinin de bir örneği oldu. Kimisi kaçarak hayatını kurtarmayı düşündü, kimisi yardım etmeye çalışarak farklı bir dayanışma örneği sergiledi, kimisi ise olağan hayatının akışında kalmayı seçti. Özellikle yemek yemek, birçok kişi için bu tür anlarda bir tür psikolojik rahatlama aracı gibiydi. Zira zihinlerindeki bu karmaşa içinde, tanıdık bir alan olan yemek masasında kalmayı tercih ettiler.
Son olarak, bu tür olaylar, bize sadece anlık sarsıntıların ne anlama geldiğini değil, aynı zamanda insanoğlunun ne kadar dayanıklı olduğunu da hatırlatıyor. Deprem anında yaşananlar, elbette ileride anlatılacak hikayeler arasında yer alacak. Bireylerin bu zorlu anlarda nasıl bir araya geldiği, birbirlerine nasıl destek olduğu, toplumsal dayanışmanın önemini vurgulamakta. Bu tür felaketler, bazen en zorlu anların, beraberliğimizi daha da güçlendirdiğini gösteriyor. Kimisi yemek bırakmadı, kimisi kaçtı, kimisi yardım etti. Hepsi birbirinden değerli. Bir deprem daha, birikimlerin içinde unutulmaz anılar bıraktı. Geçmişteki anılara dönerken, geleceğe dair umutlarımızı yeniden yeşertti.